Hikayemi, anketlerle bağlamanın sırası geldi. Öncelikle, oy kullanan herkese çok teşekkür ederim. Ve evet, düğün öncesinde son bir anketim daha var!
Benim için önem sıralamasında, ipi iç/dış mekan savaşları göğüslüyor. Ve gönlüm tabii ki dıştan yana, ben bir dış mekan insanıyım! Mekan tutulduktan sonra da işletmeciyle konuşmaya gittiğimizde, adam bize hiç bir konuda açık bir bilgi vermeyip, düğünden 10 gün önce size sunum yapacağım, herşeyi göreceksiniz gibi bir tavır takınmıştı. Ben en azından sunuma kadar (ancak meteoroloji tahmini çıkıyor), iç/dış mekanı seçebilme hakkı talep etmiştim. 3 gün önceden bile söylesen olur, riski sen alıyorsun cevabıyla rahatlamıştım. Burada, pek çok kişinin anlamakta zorluk çektiği şey, ve üst cümledeki en önemli kelime BEN idi. Evlenen bendim, ve kaprissiz/düşük masraflı bir organizasyon için son güne kadar Spa'ya gitmek yerine, her türlü satın alma/yapım/imalat alanında görev alan bendim.
12 Mayıs'ta sunuma gittik. Annem, Alper'in annesi ve benim yüzüme "açık/kapalı mekan seçimini sunum günü konuşuruz, bana iki türlü hava hoş" diyen işletmeci, "ay kulaklarıma inanamıyorum, benim 28 Mayıs'ta dış alanda davetim var, sizin düğün gecesi dış mekanda iskeleler, boya badana olacak, bana bu kadar da geç haber verilmez kiiiiii" demesin mi? Sanırım kendimi kaybettim. Adamın parayı aldıktan sonra hayallerimi yıkmak suretiyle yüzüme yalan söylemesine mi yanayım, benden başka kimsenin adamın bu MEGA yalanını sallamamış olmasına mı yanayım bilemedim.
Diyeceğim şudur ki, benden sonra böyle bir organizasyona (ki bu organizasyon erkek tarafının olduğu için, işler çoook daha farklı yol alıyor) dahil olacak kızlarımız, HAYAL ETMESİN (boşuna)! Adamı çok seviyosanız bırakın ne yaparlarsa yapsınlar, zaten bırakmasanız da kendinizi harap ettiğinizle kalıyor.
Mekan meselesi böyle olunca, sıra geldi süslemelere. Anladığım kadarıyla, evlenmek isteyenleri ayakta soyup soğana çevirmek için her mekan bir organizatörle anlaşmış durumda. Organizatör gelip size bir kaç albüm fotoğraf gösteriyor. Genelde tüm düzenler birbirinin aynısı, sadece renkler değişik. Asabi görünen organizatör kadın hararetle anlatmaya başlıyor, "girişe 7 şamdan koyarım, kapıyı balonlarla süslerim, masa üzerlerine kesme çiçek ve şamdan koyarım, sandalye arkalarına çiçek takarım, kumaş peçete eklerim, anı defteri için kürsü süslerim, nikah masasına swarovski taşlardan masa örtüsü sererim, nikah masasının yanlarına volkan dikerim, kafanıza konfeti atarım." Eh teyze, girişe şamdan koysan ne fayda, zaten şıkır şıkır balo salonu, spot ışığından bayılmayanı ayaklı şamdanla eritelim diyorsun? Ayrıca 7 şamdanlık yürüyecek yer bile yok, bi gelinliğim tutuşsun, ben sana gösteririm!
Kapıyı balonla süslemek? Sünnet düğünü mü bu? Ya da istersen, olmuşken yeşil/beyaz olsun balonlar da Bursa Spor un Şampiyonluğunu kutlayalım!
Kesme çiçek ve şamdana gelince, öncelikle şu şamdan işine acaip gıcığım oldum olası. Çok ağır ve rüküş gelir, ve genelde görüş açınızı bloklamaktan başka faydası olmaz. Tepeden bakmadıkça, ışığını zor görürsünüz ki dediğim gibi tepede yaklaşık 20 tane acaip avize var. Kesme çiçeğe de gelince, bir gece ertesi çöp. Yağmur ormanları tükenmesin, Go Green people!
Sandalyeleri zaten giydiriyorlar. Bir onun rengini sordu, saolsun! dehşet renkler arasından en sadesinin gümüş olduğuna karar verdim. Giydirilen sandalyenin, arkasındaki fiyonga çiçek takmak? Dahiyane, gitti bir tarla dolusu çiçek daha çöpe.
Kumaş peçeteyi mekan vermiyor mu? Mekan seçerken sorulması gereken birşey daha! Dikkatlice not alın hanımlar.
Anı defterine, ki kaç kişi yazacak hep beraber göreceğiz, kürsüyü mekan veriyor zaten, süsü eksik kalsın.
Nikah masamda swarovski taş olmasın, ondan boynuma kolye yapıyorsan işte onu alırım.
İç mekanda volkan? Hiç gerek yok. Bu yıl yeterince patlama gördük zaten.
Kafama da konfeti atılmasından hiç hoşlanmam, hele ki gelin saçı yapılmışsa!
Çok mu tepki veriyorum? Yoksa bu kadar gereksiz kalemin bir arada toplanması güzel yurdum için beklendik birşey mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder