3 Nisan 2010 Cumartesi

Düğüne Doğru

Nişan Sonrası Notlar:

Nişan'dan sonra kas ve kemiklerimin ağrısının geçmesi 2-3 günü aldı. Bu noktada altını çizmek isterim ki, akrabalarınız her ne kadar "normal anlarda" klasik müzik dinleyip, sakin insan görüntüsü veriyor olsalar da, nişandı, düğündü gibi coşkunun arttığı sosyal olaylarda "kurtları dökmek" adı altında çılgınca göbek atabiliyorlar. Ve tüm samimiyetimle şunu gördüm ki, çok dalga geçilen "piyanist şantör", şık giyinilen ve kutlama içeren organizasyonların olmazsa olmazı!
2000'li yillardan itibaren sadece bir tane düğüne gitmiş biri olarak "oynak gelin"in istenmediğini düşünürdüm. Ya devir değişmiş (bknz bu ay pilates out, yoga in), ya da aile dinamiklerine göre değişiyor. Ben yine de böyle ağır oturaklı bir gelin adayının tercih edileceğini düşünür ve sevinirdim! Çünkü çok oynak bir tip değilim, hem pek bir dans stilim yok, hem de genel olarak çekingenim. Ama haydi gelin oyna bakalım diye sırtınıza şaplağı yiyince 3 saat kıvırtmaktan başka çareniz olmuyor. Tam oturup soluklanacağınız anda, "aaa oldu mu şimdi, kendi nişanında oynamayacaksın da ne zaman oynayacaksın" yorumlarıyla piste geri çekilebiliyorsunuz. Tabii, diyebilirsiniz ki ne olacak zil zurna iç, oyna, kurtul! Yanlış... günümüzde bir de her hareketinizi kameraya alıyorlar, takiben 3 hafta her gelenle bir daha izleyip, koltuğa gömülme rekoru kırıyorsunuz. Önemli not: Kameraya alındığınızı hissederseniz, dik durun/yürüyün ve sevimlilik yapmayın, kamerada çirkin duruyor! Gizli çekim yaparlarsa bilemem, yırtabilirsiniz, bizde çoğunlukla herkesin sırtı çıkmış zaten =)

Bir de fotoğraf çekimi sorunu var. Bir pozda bulunan herkes kendi kamerasıyla aynı pozun çekilmesini istiyor ve daha sonra sizin fotoğraflarınızı yollayan pek olmuyor. Mutlaka kendi kameranızla da çekin! Aslı'cığıma fotoğraf çekimindeki sabrı için sonsuz teşekkürler.
Fotoğrafların tab edilmesi de oldukça külfetli bir iş. En uygun fiyatlı Eminönü'nde tab ediyorlar, benim Beşiktaş'ta yediğim kazığın haddi hesabı yok!

Hikayeye döneyim... 
Nişan'dan sonra, açıkçası hiç birşey değişmedi, ne bekliyordum bilmiyorum. Mutluydum tabii ki, ama Alper nişandan hemen sonra (3-4 gün) Amerika'ya geri döndü. Ve ben kalakaldım.
Büyük bir bocalama oldu bende, çünkü Alper buraya tatile gelmişti. Her gün geziyorduk bir güzel =)

Ben de her zamanki çarçuruma geri döndüm. İlk iş gelin dergileri topladım, bu yıl gelin makyajında vampir etkisi görülüyormuş! Ne şans! Görülecek başka etki kalmamış mı? Hayır, işin komiği vampirleri severim, sağlam elemanlardır ama vampir etkisi mantıken düğün sonrası görülse daha etkili olabilir bence =) Bir de mini gelinlikler klasik karşıtı gelinlerin 1 numaralı seçimiymiş. Tabii modellerdeki bacaklar bende olsa, değil gelinlikte, günlük yaşamın her anında klasik karşıtı tercihler yapacağım.

Her dergide ve sitede belirtildiği gibi, düğün hazırşığı 12 ay önceden başlarmış. Okudum, güldüm. Burası Türkiye, futbol maçlarının tarihi bile bir hafta öncesinden belli oluyor. Değil ki evleneceğini 1 yıl önceden bilmek kaç kıza nasip oluyor bilemiyorum.

İTÜ Fest kadar meşakatli bir oragnizayondan tecrubelendikten sonra, organizasyonlar için gerekli 3 ana husus olduğunu biliyordum: 1- finansman =)  (pamuk eller cebe) 2- Mekan 3- Tarih
Tabii kendi cebinizden harcamıyorsanızi genel kanının tersine, daha zor oluyor "birşeyler istemek". Hele bir de akranınız 7 saat farkla güne başlıyorsa, iyice aksak gidebiliyor işler.

Benim düğün organizasyonu işini ciddiye almam, ve kafamda evleneceğim gerçeğinin işlem görmesi birkaç haftamı aldı. Haliyle bu sürede, panikleyen büyükler, mekan araştırmasında son evrelere geldi. Ben daha pembe kaplı bir defter bulup, hayali mekanlarımı internetten lay lay lom araştırmaktayken, mekanın seçildiğini öğrenerek küçük çaplı bir pembe bulut kayması yaşadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu blogu kimler izliyo